11 Şubat 2015 Çarşamba

Güven Ve Sadakat İlişkisi

Güvenç.
Masumiyetini ne zaman kaybeder insan..
Çok güvenince mi çok yanılınca mı yoksa çok sevince mi?
İnsan kırılınca dağılır mı her yanı yoksa sımsıkı mı kesilir içi  taş gibi..
Her darbede soluk almadan yıkılmak gibi hep üstüstemi gelir tüm terslikler

İnsan umudunu yitirdiğinde yıkılır en çok
En çok güvendiğinde sırtını dayadığı dağa, yıkıldığını izler yavaş yavaş …
Kaosta orda başlamaz mı zaten ?
Duyguların giderek sarmallaştığı, içiçe karıştığı, ve düğüm atmışçasına sıkılaşması, ayrılmamacasına !
İnsanların birbirine olan güven duyamama kaosu , her deneyimden sonra kalıplaşmış bir kezzap yarası gibi vahşi, soğuk, uzak tutucu, yaklaşmak istediğinden arındırılmış ve yalnızlığa meyilli bir korkusal artık.
İnsangillerin felaketi…!Birbirlerine attıkları kazıklar, iyinin her zaman aptal ve yemlenmek için iyi bir av olarak görünmesi, kötünün iyi ,iyinin de kötünün en kötüsü olma ihtimali ne korkunç ..
Peki ya giderek bu kaos kasırgasının insanları etkileme biçimlerine odaklanırsak en çok suçlayacağımız, en temel ahlaki olgumuz ne olurdu acaba ?
-          Sadakat …
Zamanla yeni tanşıtığımız insanlardan önce güven sonra sadakat bekleriz. Önce güven gelir.Fakat güvenden sonra ikinci gelen aslında birincinin önünde gizli özne olan, aldığı kelimenin hakkını layıkıyla veren bu içi buram buram bağlılık kokan eşsiz anlamlı kelime insanın asıl aradığı şeydir.

 Aşkı ararken,bir dostu severken,yeni bir işe koyulurken, bir tutkumuzun peşinden sürüklenirken ,eti tırnaktan ayırırken ve sevişirken …  buna daha nice örnekler verebiliriz. Sadakat iki elin birleştiği,iki yüreğin tutunduğu,iki gözün kenetlendiği iki kulağın işittiği en güzel soyut duygu.  Ne zaman bu ikişerlikler uçer beşer ve daha çok olup çoğalır, o zaman bu kaos son bulur. Yeniden ve kardeşçe insanlık yeniden hoşbulur. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder